Dağ ve Kürt diyalektiği

Dağ ve Kürt diyalektiği

Her halkın toplumsal kendi kökleri üzerinden yükselen kültürel öz değerleri ile biçime kavuşur ve anlamlı bir yaşamın sahibi olur.

Binlerce yıllık Kürdistan tarihi, bu yalın gerçekliği, sözlü tarih olarak ağıtlara, şiirlere, türlü türlü hikayelere ( konu) olmuş kopmaz halkalar bicimin de  kültürel bir zincir oluşturarak günümüze kadar uzanmıştır. Bu yaşam serüveni içerisinden birçok değer kutsallık barınmış ve yaşamı güçlü kılan moral değerlere dönüşümlerdir. Böylesi zengin ve anlamlı tarih yanında, kendine yabancılaşan, ihanet eden bir karakter taşmaktan da gere kalmamıştır. Kutsallık ve ihanetin iç içe yaşandığı bu tarih baskın gelen kültürün şekil verdiği yaşam döngüsü içerisinde; Kimi zaman öz nitelikleri ve değerleriyle özgür bir toplum olarak kendini var etmiş; kimi zamanda ihanetin esaret  zincirleriyle bağlanarak sömürülen bir halk olarak tarihin gerisinde bırakılmıştır. Kürdistan coğrafyası zengin-yaşamsal dokusuyla birlikte tüm uygarlık tarihi boyunca bir istila ve işgal alanı olmaktan kurtulamamıştır. Her saldırı ve işgalin sonucu olarak kurtuluşun yolu Kürdistan'sa baş eğmez dağlarına çıkar. Tüm cömertlikleriyle, özgür yaşamda ısrar eden kürde bağrını açan dağları, yüzyıllarca-binyıllarca onu saklamış korumuştur. Bu anlamda dağın” önemi Kürt bireyi ve halkının hafızasında büyük bir yer edinir. Kürt toplumun zihin dünyasından dağ ve özgürlük özdeş birer değer olarak kalıcı hale gelmiştir. Sömürü ve zulmün lime lime eden çarklarından kurtuluşun büyük sığınağı olan" dağ " gerçekliği bugün dahi tüm rolünü oynamaya devam etmektedir. Özgür yaşamda ısrarın sığınağı olan "Dağlar” yine büyük kültürel bir birikimin yuvası olarak varlığını sürdürüyor. Kürt ve dağ diyalektiğinin kurmuş olduğu ilişki zamanın tüm engellerine karşı yaşamın zorlu koşullarına uyum sağlayarak baş etmeyi başarmıştır.  Özgürlüğe tutkuyla tutkuyla bağlı olan Kürt halkının "dağ" la ortaklaşarak sürdürdüğü yasam, tarihin çoğu anların da Mezepotamya güneşinin altında özgürlükle buluşmuş olsa da, yine düşmanlarının geliştirdiği işgal altında büyük bir trajedi ile yüz yüze kaldıklarını da tarih bize hatırlatmaktadır. 20. Yüzyılın başlarında kurulan, cumhuriyete müttefik olan Kürt’ler,  hemen sonrasın da yine inkâr edilmiş, yok sayılmışlardır. Bu zulme karşı birçok defa isyanlar biçiminde karşı konulsa da katliamlardan kurtulamamış ve yok olmanın eşiğine getirilmişlerdir. Asimilasyon, inkar ve imha politikaları bu yüzyılda Kürt toplumunda derin derin bir mezar sessizliğine bürunmesine neden olmuştur. Bu politikalar sonucunda kendine yabancılaşan Kürt halkı, onu yok oluşa güttüren bir uçurumun son adımlarında özgürlük ortaya çıkarak Kürt halkını adeta kanıtlandırırarak ölüme sürüklelenmekten kurtarmıstır.  Özgürlüğünde gelişen... Hareketi Kürt halkının ve var olma mücadelesinde güçlü bir yürüyüşün sahibi olmuştur.. Kürdistan'da estirdiği özgürlük rüzgârı, sömürgeci güçlerin bin yıllara Kürt halkın üstüne giydirdiği esaret ve kölelik kabuğunu söküp atarak fakat yeniden, fakat yeniden özüyle buluşturmuştur... Geliştirdiği direniş kültürüyle bir taraftan bin yılların intikamını düşünmeden alırken, öte yandan Kürt bireyi ve toplumun " kaynağa dönüşünü "görkemlice başarmıştır. Tüm bunlarla birlikte düşmanın " Kürt ve dağ" arasına kurduğu bentlerinde bir sel misali yıkmış ve yeniden özgürlüğün tanıklığın da onları buluşturmuştur.  Tarihin özgürlük sayfalarında geniş yer tutan ihtişamlı Kürdistan dağları büyük bir sorumlulukla rollerini oynamakta ve özgürlük ateşinin daha gür yanmasına kaynaklık etmektedir.    

Ayten AVDAN                         

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.