Baluken AİHM kararlarının uygulanmamasını Meclis'e taşıdı

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, AİHM tarafından verilen tedbir kararlarının uygulanmamasını Meclis'e taşıdı.

Tedbir kararlarının uygulanmaması hakkında Meclis Araştırması isteyen Baluken, "Sokağa çıkma yasakları adı altında kent merkezlerine uygulanan ablukalarda yaşanan insan hakları ihlalleri ile ilgili AİHM’nin aldığı tedbir kararlarının uygulanmamasının araştırılması, AİHM kararlarına uyulması konulu süreçlerin işletilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz." ifadelerini kullandı.

HDP'li Baluken, önergenin gerekçe bölümünde şunları ifade etti:

"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, birey gruplarının, tüzel kişiliklerin ve diğer devletlerin, belirli usulî kurallar dâhilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 1950’de imzaya açılmış, 1953’te yürürlüğe girmiştir. Taraf ülkelerin AİHS’ye uyumunu denetlemek amacıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) oluşturulmuştur. Türkiye Avrupa Konseyi’nin kurucu üyeleri arasında sayılmaktadır. AİHS’nin denetim sürecine bireysel başvuru hakkını 1987’de ve AİHM’nin zorunlu yargı yetkisini 1990’da kabul etmiştir.

Türkiye AİHS’ye taraf olan ve AİHM yargılama yetkisini kabul eden devletlerarasında sicili olumsuz anlamda en kabarık olan üyeler arasındadır. Türkiye AİHM’de bulunan dosyaları açısından ikinci sıradayken, 1959-2011 yılları arasında AİHM’nin verdiği ihlal kararlarında da 2 bin 404 kararla 47 ülke içerisinde birinci sırada yer almıştır.

Türkiye’nin olumsuz anlamda kabarık sicilini en yüksek düzeye ulaştıran hükümet politikaları ise Kürt illerinde uygulanan ablukalar olmuştur, olacaktır. İç hukuk kurallarına bile uygun olmayan gayri hukuki ve gayri meşru olarak ilan edilen Sokağa Çıkma Yasakları 16 Ağustos’tan beri sürmektedir. Bu tarihten günümüze kadar yüzlerce sivil yurttaş yaşamını yitirmiş, binlerce sivil yurttaş yaralanmış, bir buçuk milyon yurttaş bu ablukalardan etkilenmiştir. Açıktır ki, insan haklarının katledilmesini gösteren bu tablo Türkiye’nin AİHM’de yıllarca başını ağrıtacaktır.

Geleceğe yönelik aşikâr olan bu ön görünün yanı sıra AKP hükümetinin AİHM kararlarına karşı kayıtsız kalması hem hukuken hem siyaseten hem de ahlaken kabul edilebilir değildir. AİHM Cizre’de kolluk güçlerinin açtığı ateş sonucu yaralanan Hüseyin Paksoy(16), Serhat Altun (23) ve Cihan Karaman (22) için ambulansın mahalleye girişine izin verilmediği için müdahale edilemediği gerekçesiyle tedbir kararı verilmesini istemişti. AİHM tarafından verilen kararda, başvurucuların yaşam hakkının ve vücut bütünlüğünün korunması amacıyla hükümetten yetkisi dâhilindeki her türlü tedbiri almasını talep etmişti. Ancak, AKP Hükümetinin AİHM’in kararını yerine getirmemesi nedeniyle Hüseyin Paksoy adlı çocuk ile Serhat Altun ve Cihan Karaman adlı gençler yaşamını yitirdi. Bunun yanı sıra Hüseyin, Serhat ve Cihan’ın yaşamlarını yitirmemesi için devreye giren ve yaralıları almak isteyen Milletvekillerimizin de içerisinde bulunduğu heyetimize Kaymakamlığın bilgisi olmasına rağmen özel harekâtçılar tarafından silahlı saldırı gerçekleştirilmişti.

Tüm bu bilgiler ışığında Sokağa çıkma yasakları adı altında kent merkezlerine uygulanan ablukalarda yaşanan insan hakları ihlalleri ile ilgili AİHM’nin aldığı tedbir kararlarının uygulanmamasının araştırılması, AİHM kararlarına uyulması konulu süreçlerin işletilmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz."