Anlam Pazarı’nda "Kral Çıplak"

Anlam Pazarı’nda "Kral Çıplak"

Ömrünün yarısından fazlasını cezaevlerinde geçiren Ahmet Bilge’nin 11 öyküsünün yer aldığı “Anlam Pazarı”, hakikaten okuyup bitirdiğimde tadı her defasında damağımda kalan bir kitap.

“Anlam Pazarı” ikinci defa okuduğum nadir öykü kitaplarından biri; hem ikinci defa okuduğum hem de ikinci defadır yazarak anlatmaya çalıştığım bir kitap…

Ömrünün yarısından fazlasını cezaevlerinde geçiren Ahmet Bilge’nin on bir öyküsünün yer aldığı “Anlam Pazarı”, 2011 yılında Aram Yayınları’ndan çıktı.

Hakikaten okuyup bitirdiğimde tadı her defasında damağımda kalan kitap Ahmet Bilge’nin şu kısacık önsözüyle başlıyor:

“İnsan, içinde yaşadığı zamanı görmede körlük yaşar. Görebilmek için, zamanın tarih olması gerekir çoğu zaman. Bu sebeple günü, dünde işlemeye karar verdim. İktidarı, sistemleri, inançları, kültürleri, zihniyetleri… tarih kurgusu içinde öykülerle yorumladım.”

Kitapta “Ahmet Bilge kimdir?” sorusunun cevabı yok. Ahmet Bilge buna gerek duymamış sanırım. O yüzden ben de ondan bahsetmeyeceğim. Ancak  Bilge’nin güzel öyküler yazmak dışında, çok iyi karikatür çizdiğini söylemeliyim. Karikatürleri uzun bir süre Azadiya Welat gazetesinde yayınlandı, şimdilerde de Kürtçe mizah dergisi Golik’te yayınlanmaya devam ediyor.

Kitabı basılı olarak ikinci okuyuşum ama 11 öykünün birkaçını daha yayınlanmadan okumuştum; Aram Yayınları’nda çalışırken bilgisayar çıktısı olarak gelmişti bize “Anlam Pazarı”, yani bazı öyküleri üçüncü okuyuşum oldu bu.

Birkaç öyküyü okuduktan sonra “Evet, bunu kesinlikle basmalıyız” diye geçirmiştim içimden. Ancak ben çok geçmeden tutuklanınca, öykülerin yayınlanması gecikti biraz ve nihayet 2011 yılının Nisan ayında yayınlandı.

Gazeteden “Çıktı” haberini okuyunca hemen istetmiştim kitabı ve sanırım, şans eseri aynı hafta içinde kitap elime geçmişti ve elime geçtiği gün de okuyup bitirmiş, bir tanıtım yazısı yazmıştım bile.

O gün yazdıklarımın sonunda “Anlam Pazarı’nın, ikinci, üçüncü baskılarının yapılacağını sanıyorum. Bir de, keşke başta Arapça ve Farsça olmak üzere, başka dillere de çevrilerek çok daha geniş bir okur kitlesine ulaştırılabilse” demiştim.

Anlam Pazarı, ikinci baskısını yapamadı; yanıldım! Ancak bunun nedeni kesinlikle öykülerin, kitabın ikinci, üçüncü baskılarının yapılmasını sağlayacak denli “iyi” olmamasıyla ilgili değil; maalesef birçok değerli edebi eser gibi Anlam Pazarı da arkasında büyük reklam desteği olan popüler bir yayınevinden çıkmamanın talihsizliğini -eğer talihsizlik ise- yaşadı. 

Öykü kurguları akıl dolu

2011 yılında kitapla ilgili şunları yazmışım:

Ahmet Bilge; öykülerinde işlediği konuların yanı sıra, seçtiği zaman, mekân, kişi ve öykülerindeki akıl dolu kurgularla da dikkat çekiyor; öyküleri insanda “olağanüstü sahici bir tarihi film etkisi” yaratıyor. 

Anın görülebilmesi, anlaşılabilmesi için “tarih” olması gerektiği düşüncesinden hareketle hem anın, hem de tarihin hakiki mecrasından anlaşılması adına, bir nevi kolaylaştırıcı bir rol üstlenen Ahmet Bilge, insanın zihninden keyif vererek akıp giden metinlerde kestirme yollar sunuyor okuyucusuna.

Bilge, “Kral ve Soytarıları” isimli öyküsünde, kral ve soytarısı arasında geçen diyaloglarla, iktidar sahiplerinin, “irade gibi görülmelerinin aksine, iradesiz olduklarını” şaşırtıcı bir şekilde anlatıyor; hatta bunu, kralın kendisine de itiraf ettiriyor.

“İbrikçi Tukambi’nin Sırrı” adlı bir başka öyküsünde, iktidar sahiplerinin büründükleri insanüstü, tanrısal örtüleri kaldırıyor Bilge, bir başka deyişle kralı çıplak bırakıyor; “meğer kral da osuruyormuş, hem de ‘zort’ diye”.

“Kurban ve Karnaval” isimli öyküsünde ise bilgisizliğin, bilinçsizliğin üstüne binen (batıl) inançların, zaman geçtikçe, (bilgiyle, bilimle) nasıl kadük kaldıklarını, kafaya dank ettiren üslubuyla anlatıyor. 

Bu üç öykü dışında, kitaba adını veren “Anlam Pazarı” dahil, sekiz öykü daha var kitapta: “Yolcu”, “Kendini Arayan Lider”, “Bir Sistemin Hikayesi”, “İşaret”, “Umut”, “Parçalayan Taş” ve “Vakanüvis’in Çilesi.”

Öykülerin hemen hepsi, insanda, çok önemli bir sırra erişme hissi uyandırıyor, başka bir ifadeyle, insanın güçlü, köklü inançlarının, yerleşik zan ve kanaatlerinin çoğunun, aslında birer yanılgıdan, kandırmacadan ibaret olduğunu etkili bir biçimde gösteriyor.”

Anlam Pazarı, öykü severlerin kesinlikle okumak isteyeceği ve önereceği bir kitap…

Bedri Adanır / Bianet

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.