Akademisyen Şener: Önceliğimiz barış olmalı

Akademisyen Şener: Önceliğimiz barış olmalı

"Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı barış bildirisine imza attıktan sonra sözleşmesi feshedilerek görevden uzaklaştırılan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Şener, bildirinin ifade özgürlüğü ile sınırlı kalarak, Kürt sorunu ve barış kısmının gözardı edilmesine tepki

Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı barış bildirisine imza atan Mersin Üniversitesi'nde çalışan ve "Yardımcı Doçentlik" sözleşmeleri sona eren 2 akademisyenlerden Yard. Doç. Dr. Mustafa Şener, Cumhurbaşkanı ve AKP hükümeti tarafından barış bildirilerinin kriminalize edilerek, bir cadı avı başlatıldığını belirterek, ifade özgürlüğü kapsamında tartışılan bildirideki Kürt sorunu ve barış kısmının gözardı edildiğini ifade etti.

'Asıl mesele ölümlere engel olmak'

Dicle Haber Ajansı'na konuşan Şener, bilim insanlarının toplumun yaşadığı sorunlara duyarsız kalamayacağını kaydederek, "Mesleği zaten toplumun sorunlarına yönelik araştırmalar yapmak ve çözüm önerileri geliştirmek durumunda olan insanlara sadece düşünce açıkladıkları için bu kadar baskı olunca, iş akademik özgürlük ve düşünce özgürlük meselesine kaydırıldı" dedi. Bildirinin bu şekilde gündeme gelmesinden hoşnut olmadıklarının altını çizen Şener, "Elbette soruşturma ve görevi sonlandırmalarla mücadele edeceğiz ama asıl mesele oradaki savaşı durdurabilmek ve ölümlere engel olmak" şeklinde konuştu.

Şener, bildiride sadece "Barış" çağrısı yaptıkları için bu kadar linç kampanyaları, soruşturma ve iş aktinin feshedilmesi ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyerek, "Barış istemek nasıl suç sayılır? Devleti eleştirmek dünyanın hiçbir yerinde en azından demokratik normların uygulandığı hiçbir yerde suç olarak kabul edilmez" diye belirtti. 

'Hukuki mücadelemizi vereceğiz'

Rektörlük tarafından sözleşmesinin sonlandırılmasını siyasi karar olarak değerlendiren Şener, gerekçenin ise fakülte yönetimi tarafından evraklarının rektörlüğe geç gönderilmesi olarak gösterildiğini kaydetti.

Şener, bunun kendisiyle ilgili bir sorun olmadığını, tamamıyla siyasal iklimden kaynaklandığını ve alınan kararın siyasi bir karar olduğunun altını çizen Şener, hukuki yollara başvuracaklarını belirtti.

Barış isteyenlere yönelik başlatılan linç kampanyasında yargının takındığı tutumu eleştiren Şener, kendilerine hakaretlerde bulunup tehdit edenlerin linç kampanyalarının ifade özgürlüğü kapsamında ele alınmasına tepki gösterdi. 

Şener, şunları aktardı: "İnsanlar bir şekilde korku ve dehşete düşürülüyorlar, bu korku ve dehşet yüzünden insanların vicdani ölçülerini bir tarafa bırakıp, tamamen iktidara veya düzene itaat etmeleri isteniyor. Bu itaat üzerinden iktidar kendini yeniden tahkim ediyor ve gittikçe de daha baskıcı ve daha bunaltıcı bir hal alıyor." 

'Her şeye rağmen barış demeye devam edeceğiz'

Şener, tüm yaşananlara rağmen barış demeye ve barışı savunmaya devam edeceklerini belirterek, "Barış olmadığı müddetçe, ne düşünce, ne akademik, ne de basın özgürlüğü olabilir. Dolayısıyla öncelikle barış meselesini dert etmeli tüm meşru kanalları kullanarak hükümeti barış masasına, çözüm masasına döndürmeliyiz" şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.