'AİHM kararları katliamları daha da meşrulaştırdı'

'AİHM kararları katliamları daha da meşrulaştırdı'

MHD'li avukat Aslan Orman, "AİHM eğer kararlı ve net bir şekilde tedbir kararı vermiş olsaydı, Türkiye bunları uygulamak zorunda kalacaktı" dedi.

Cizre vahşetinin ardından tedbir kararlarını vermediği için kamuoyunun tepkisini çeken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), yaşam hakkı başta olmak üzere hak ve özgürlüklerin korunması açısından benzer hak ihlalleri ile ilgili başvuruların hangi yöntemlerle yapıldığını ve kararlar sonucunda ülkelerin tavrının nasıl olması gerektiğini Mezopotamya Hukukçular Derneği (MHD) üyesi avukat Aslan Orman DİHA'ya anlattı. Bir hak ihlali ile karşılaşıldığında AİHM'e başvuru yapmak için ilk olarak Türkiye'deki iç hukuk yollarının tükenmesi gerektiğini belirten Orman, kimi acil durumlarda "tedbir alınması" için "acil " kodu ile başvurular yapılabileceğini söyledi. Orman, "Şu an mevcut durumda tedbir alınması AİHM'in iç tüzüğünün 39'uncu maddesi tedbir kararı almak için başvuru yapılıyor, acil durumlarda, yaşam hakkının tehlikeye girdiği konularda bu maddeden yararlanılıyor" diyerek, mevcut Sur ve Cizre'deki katliamların durdurulması için avukatların bu maddeden yararlanarak başvuru yaptığını söyledi. 

'AİHM, çok net kararlar almalıydı' 

AİHM'in ilk başta tedbir kararı alınacağı yönünde bir izlenim yarattığını söyleyen Orman, "Ancak, AİHM topu yine tacı attı ve esasa ilişkin yani 'sokağa çıkma yasağına' ilişkin tedbir kararı vermedi. Sadece ambulansların alınması konusunda sessiz bir tonda kararlar aldı. Bu konularda çok net kararlar alınmalıydı. Almadı, tonu düşük kararlar aldı" dedi. 

'Türkiye kararları uygulamadı'

"Eğer AİHM tedbir kararı alsaydı ne olurdu?" sorusunu da yanıtlayan Orman, "AİHM bu kararı alsaydı AİHM ilk önce bu kararını Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi'ne gönderecekti ve konsey de kararı Türkiye hükümetine gönderip uygulanmasını isteyecekti, uyarı yapacaktı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 34'üncü maddesi der ki, 'Bütün taraf devletler bu kararı uygulamakla sorumludur, taahhüt eder.' Bir anlamı ile AİHM'in vermiş olduğu bazı tedbir kararlarını uygulamadı. Bu da AİHM'in kararlarının çok düşük tonlu olmasından kaynaklanıyor. AİHM'in net tavrının olmamasından kaynaklanıyor" diye konuştu. 

'Avrupa Konseyi'nin yaptırımının olmaması Türkiye'yi cesaretlendirdi'

"Bizim bir ihlal durumunda savcılıkta başlayan hikayemiz mahkemeler, Yargıtay ve son olarak AİHM'le sonuçlanan bir hikayedir" diyerek konuşmasını sürdüren Orman, bunun da Türkiye'de hukukun bittiği ve AİHM'e gitmek zorunda kalındığı anlamına geldiğini söyledi. Ancak AİHM'in de politik ve konjoktürel durumlara göre karar verdiğini belirten Orman, "Avrupa Konseyi'nin bir yaptırımının olmaması da Türkiye'yi bu tedbir kararlarının uygulanmamasında cesaretli hale getirmiştir" dedi. 

'Politik nedenlerle Türkiye'ye yaptırım uygulanmıyor'

Türkiye'nin AİHM'in bu kararlarına uymakla yükümlü olduğunu dile getiren Orman, "Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi'nin bununla ilgili olarak mutlaka Türkiye'ye yaptırım uygulaması gerekiyor. Ancak, politik nedenlerle bunu da yapmıyorlar" diye konuştu. Türkiye'den giden ilk başvurularda Türkiye'nin AİHM'e karşı kendisini sorumlu hissettiğini ve biran önce operasyonları bitirmeye çalıştığını belirten Orman, "AİHM'i 'nasıl ekarte ederim' diye düşünen bir Türkiye varken, AİHM'den gelen ambulanslarla ilgili tedbir kararlarının düşük tonlu gelmesi, Türkiye'yi cesaretlendirmiştir. Türkiye de bu konuda bir ambulans yapmadı" dedi. 

'Türkiye geri adım atacaktır'

Eğer AİHM tedbir kararı verseydi çok farklı sonuçlar ile karşılaşılacağını ifade eden Orman, "En azından ambulansların gönderilmesi ile ilgili daha samimi bir tablo olurdu. Türkiye bu anlamda geri adım atabilirdi. Şimdi zadece mizansen olarak, onlara 'Biz ambulans gönderdik' demek için bu görüntüler kamuoyuna da verildi. AİHM kararında net olsaydı, yaşam hakkı elzemdir deseydi, Türkiye bu kararı uygulamak zorunda kalacaktı. Türkiye bunları yapmak zorunda kalacaktı. AİHM'in vereceği kararların Türkiye açısından etkisi olacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu.

'Kendi bağımsız kurullarını bölgeye gönderebilirdi'

"AİHM'in hangi dayanaklara göre bu tedbir kararını vermedi?" sorusunu da yanıtlayan Orman, "Yaşam hakkı ihlalini birincil konusunu yapan AİHM bu kez 'orda gerçek bir yaralı var mı yok mu?' bu tartışmaya girmeden bu karaları vermeliydi. Türkiye'nin gönderdiği bilgileri baz aldı ve orada yaşanan gerçeği göz ardı etti. Bağımsız kurullar gönderip kendisi de bölgedeki gerçeği gözlemleyip ona göre karar verebilirdi. Ancak, yaşam hakkını hiçe sayarak böyle kararlar verdi" diye konuştu. 

'Sonuçsuz kalsa da başvurular önemli'

AİHM'i mazlum hakların süper bir kahraman olarak gördüğünü söyleyen Orman, AİHM'in böyle bir misyonu ve gücü olmadığını ifade etti. AİHM'in daha çok siyasete göre karar verdiğini ifade eden Orman, "90'lardaki hak ihlalleri için 2000'lerde yaptığımız başvurular da olduğu gibi, bugün yapılan başvuruların önümüzdeki süreçlerde önemli yeri olacak. Tarihsel sürece bakıldığında bu başvurulara olumsuz yanıt verilse de başvuruların yapılması çok önemli" dedi. AİHM'in verdiği kararların Türkiye'nin katliamlarında meşrulaştırdığını söyleyen Orman, "Katliamları çekinerek yapan Türkiye, 'şimdi AİHM de ses çıkarmıyor' diye düşünerek daha rahat davranıyor. Maalesef bu karaların böyle bir yan etkisi de oldu. Düşük ses tonlu verilen kararlar maalesef hükümetin katliamlarını daha da meşrulaştırdı" diye belirtti. 

'Türkiye kafasına vurula vurula yaşam hakkının ne olduğunun anlatıldığı bir ülke'

"AİHM karalarında çıkan sonucun "orada bir sorun var biz gördük ancak biz müdahale etmedik" anlamına geldiğini dile getiren Orman, AİHM'in aldığı kararlar altında ezileceğini söyledi. Orman, "90'lardaki olaylarda biz 2000'lerde yaptığımız başvurularda sonuç aldık. AİHM neredeyse bütün Kürtlerin bildiği bir mahkeme. 2000'lerde yaşamdan yana karar veren AİHM'in şimdi böyle bir karar vermesi umutsuzluğa yol açtı" dedi. Türkiye'nin kafasına vurula vurula yaşam hakkının ne olduğunun anlatıldığı bir ülke olduğunu kaydeden Orman, AİHM'in önemli ülkesi olan Almanya ve Fransa'nın mülteci sorunu ile ilgili olarak kaygılı olduklarını belirterek, AİHM kararlarını kendi çıkarlarına göre verdiği vurgusu yaptı. Orman son olarak, AİHM'in aldığı kararların önemli olduğunu ve AİHM'e yapılan başvuruların sonucu ne olursa olsun hukuki mücadelenin süreceğini belirtti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.